14 Kasım 2009 Cumartesi

son gelişmeler

* İlk dersimden kaldım. Sınav geçemeyen %17'lik ezici çoğunluktan biriyim. Çok şahhane

Ama tek suçlu ben değilim.

Kendimi haklı çıkarmaya çalışmıyorum, evet belki biraz daha fazla çalışsaydım geçerdim ama nedense sınav kağıdına baktığım zaman bişey farkettim: Şunu şunu anlatın bu bu nedir? Şeklinde gelen tanım sorularından full puan almışım, öyle ki grafiklerine kadar çizip 2 sayfa anlatmışım. Ama gel gör ki, arkadaşım elimizde bunlar bunlar var sence bu bilgileri kullanarak nasıl bi deney yapabiliriz, sonucunda nelere ulaşmayı bekleriz şeklindeki beynin sağ sol lobunu beraber kullandığın sorulardan aldığım puan koca bir SIFIR. Hmmm....gerçekten ilginç. Tamam hayatımın hiçbir evresinde süper bir yorumcu olmadım, ama gel gör ki yorum yapmanın eğitimini almadığım için nasıl mantık yürüteceğimi bilmiyorum. Bunu ezberle gel, şu sayfanın sağ köşesini ezberle, şu pathwayi ezberle, formülü ezberle, ananı ezberle...Çok süper memory oynuyorum. Hani şu kartları çevirip eşlerini bulmaya çalıştığın oyun var ya...Kartlara bir kere bakmam yeterli. Bir daha unutmuyorum. Neden acaba? Ben söyliyim, 16 senelik eğitim hayatım boyunca ezberlemekten başka bişey öğrenmediğim için.
Ocak ayında Istanbul'a gitmeyi planlıyordum. Ama 7 Ocakta retae ke'e gireceğim için gidemiyorum. Çok üzüldüm buna, çok özledim annemi gülnuru ablamı çağatayı özlemi yeşimi sareyi herkeşi. Ama sonra duydum ki şimdi aldığım ders de 6 Ocakta devam edecekmiş, zaten gidemeyecekmişim.

* 3. ayımı dolduruyorum Uppsala'da. Sokaklar, caddeler, marketler, fiyatlar, insanlar tanıdık artık. Dün akşam markete giderken yerde terkedilmiş bi halde yatan bi pantolon bi tişört bi ayakkabı gördüm, bu ne lan böyle derken önüme baktığımda çırılçıplak bi çocukcağız gördüm cep telefonuyla çükünü kapatan. "haha" dedim geçtim.

* 3.ayımı dolduruyorum ama hala her defasında kendime hatırlatmam gerekiyor nerede olduğumu.Bazen hala Türkiye'deymişim de başka bi şehre gitmişim gibi hissediyorum. Hehe hayır, İsveçteyim.
Sadece öğrencilerin yaşadığı bi yerde kalıyorum
Her yere bisikletle gidiyorum
Kaldırımlarda bisikletin çıkması için alçaltı göremediğim zaman sinirleniyorum (yanlış anlamayın her yerde var o alçaltılar ama ben tam çıkmak istediğim zaman bulamadığım zaman sinirleniyorum, armut piş ağzıma düş hesabı)
Yaya geçidine yaklaştığımı gören arabalar 5 kilometre ötede durup benim geçmemi bekliyorlar hiç biri gaza basıp üstüme üstüme gelip "napıyosun amınaa godduğğğum" diye bağırmıyorlar
Bir karış etek giyiyorum kimse laf atmıyor salya akıtmıyor
Çöpleri ri saykıl ediyoruz kağıtlar bi yere kartonlar bi yere
Burda erkekler yemek yapmaktan bulaşık yıkamaktan utanmıyor herkes kendi işini kendi yapıyor.
Sevgilinle beraber yaşamak, onda kalmak aynı evi paylaşmak bir tabu değil

Şu insan ne nankör varlık arkadaş ya? Herşeye alışıyorsun, herşeyden sıkılıyorsun.. UNUTUYORSUN!. Aylarca yıllarca bu rüyayı yaşamak için ne kadar dua ettiğini UNUTUYORSUN. Bundan önce neler çektiğini, nerde yaşadığını, ne işle meşgul olduğunu, kimlerle muhattap olduğunu UNUTUYORSUN. Bu konuyu da nereye bağlayacağımı unuttum. Ama şükretmeyi unutmuyorum, neye kime şükrediyorum? Bilmiyorum. Ama şükrediyorum.

* Tamam anladık İsveç çok güzel. Peki ne eksik?

Annem, ablam, Gülnur, Çağatay, Ananem-Dedem, Nezmi, Sare, Özlem, Yeşim.

Annemin pidesi

Sosyete mantısı

Yufkayla yapılan herşey. Ispanaklı börek offşsh

Çay demleme hadisesi

Kebap
Burda kebap diye bişey var ama zavallıcıklara bol baharatlı döner kakalıyorlar kebap diye asdhasşjaşfa.

Ucuz restoranlar, kafeler.
En sikindiriğinden bi yemeğe bile 20 lira ödüyosun en az.

Evet evet sadece bunlar eksik. Ne havası ne suyu ne toprağı, hiç bi yerini özlemedim lan İstanbul!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder